5 Ocak 2012 Perşembe

kara kış...


Kara kışın ortası ...
Ayrılığın soğukluğu tüm şehri sarmıştı. Edilen vedaların ayazıydı. Rüzgar bile esmeyen o gece de sahte umutlarla geldi yanıma. O ürkek , korkak adam ayrılığın ölüm olduğunu söyleyen o adam bi vedanın hazırlığını yapıyordu sinsice...

Bilmiyordum..
O sevdiğim yeşil gözlerin veda etmek için geldiğini...

.....
 
Bu gece daha sıkı sarıl bana, bırak kokun sinsim üstüme ,gidişine alışamam kokun teselli etsin..

Gözyaşlarım içime aksın ,bırak doya doya kollarında hıçkırayım. Sen saçlarımı kokla ben gögüsünde sana sarılarak uyuyaym.. ,sabah hiç olmasın ve sen gitme.. Vedalar edilmesin 1 kezz.. 1 kez de aşkta ayrılık anlamını yitirsin,yok olsun...


”Elleri saçlarımda dolaşırken “özledim” dedi.. Özledim”
“Seni özlemek canımı acıtıyor ufaklık , Ellerine dokunduğumda avuçlarım yanıyor,adını söylediğimde yüreğim,özlemek öldürüyor beni.... Yoruldum ben ufaklık çok yoruldum, seni sevmekten yoruldum,bigün gideceğini bilmekten yoruldum..”

Bi adamın sözleriydi bunlar son sözleri...
Özlemek öldürür mü insanı ? O öldü..
Katil ben miyim bu aşkta ? Adımın laneti mi yoksa benim lanetim mi bu ? Hiç bilemedim cevapları... Kimselere de soramadım...

...Bi soğuk kış gecesinde,avuçlarımda onun kokusu bi başıma...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder